Durulacak yer üçtür. Dünya, mezar ve ahiret. Ahirete ‘ Dar-ı ceza’’da denir. Bazı Alimler bir nevi geçit sayılan mezarda kalmayı ahretten sayıp, durulacak yer ikidir, biri dünya ve biri ahirettir dediler.
Mezarda kalma zamanı [Dar-ı berzah] ölüm zamanından kıyamete kadar olan zamandır. Ölen, mezar alemine geçer. İnsan, ruhunu teslim edince, bir başka hale geçerek, onda bir başka hayat hasıl olur. Soru sorulup,cevap vermeye kabiliyeti olup, ni’metlerin lezzetini ve azabı elemini duymaya müsait olur. Mutezile taifesi kabir hallerini, Münker ve Nekir suallerini inkar ettiler. Ehl-i sünnet şöyle bildirdiler ki, kabir ahvali hakkında, o kadar hadis-i şerifler ve o kadar eserler vardır ki asla inkara mecal yoktur. Ashab-ı kiramın (Aleyhimürrıdvan) da kabir halleri üzerinde icma-ı söz birliği vardır.
Kabirde mükafat, iyilik ve ni’met oldugu gibi, azap ve cefa da olur. Kabirdekilerin çoğu kafir ve asi olduğundan, ‘’Kabir azabı’’ denir. Bir hadis-i şerifte, ‘’Bevil sıçramasından sakınınız. Zira kabir azabının çoğu ondandır’’buyuruldu. Bir hadis-i şerifte, ‘’ Kabir, ahret konaklarından birincisidir. Ondan kurtulan, diğer konakları daha kolay geçer. Ondan kurtulamayana sonrakiler daha zor olur’’ buyuruldu.
Velhasıl kabir halleri mümkinattandır. Olabilir cinstendir.Vaki’ olacağını Resülüllah ( Sallallahü aleyhi ve sellem) bildirmiştir. İman etmek lazımdır. Nasıl olduğunu Allahü Teala bilir.
(Şehadet ederim ki, kabir azabı haktır ) Vaki’ dir. Kabir ni’meti de vaki’dir. (İnsanlar) erkek olsun,kadın olsun (ölüp kabre vardıkta ‘’Münker ‘’ ve ‘’Nekir’’ adlı iki ) heybetli, siyah ve gözleri gök (melek gelip sual sorsa gerekir: Rabbinden, Peygamberden, dinden ve kıbleden.Mü’minler) ne kadar asi olsalar da, imanları olduğundan cevap vermeye muvaffak olurlar. (Mutiler) güzel bir şekilde (cevap verirler: Rabbimiz) ve yaratanımız, ma’budumuz (Allah’dır). Birdir.(Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam’dır. Dinimiz İslam dinidir.Kıblemiz Kabe’dir derler.Onlar kabirde) bahçeler yaratılıp (türlü) zevkler ve ni’metler ile (ni’metlenirler). Ya rabbi, bu büyük ni’meti bize ihsan eyle!
(Kafirler ve) küfürlerinde ınat eden (fasıklar) Fir’avn, Ebu Cehil ve diğer münafıklar gibi (cevap veremeyip) şaşırıp, hay hay, biz bu suallerinizi bilmiyoruz derler. (Onlara türlü türlü azaplar ederler). Mü’minlerden asi olanların bazısı azab olur.Lakin devamlı olmaz. Bir müddet sonra azab kaldırılıp, bir daha kıyamete kadar gelmez.
Kabirde sual bir kere olur. İnsan dünyada nasıl akıllı ise, kabirde de öyledir. Kabre girmeyip ateşte yanmış, suda boğulmuş, yahud sahrada kurt ve kuş yemiş kimselere de sual vardır. Sual birinci gün olur. Bazıları birinci günde üç defa olur dediler. Başka söyleyenler de oldu.
Kabir suali ümmet-i Muhammede mi mahsustur, yoksa diger ümmetlere de olurmu, ihtilaf olundu. Bunun gibi ‘’Münker’’ ve ‘’Nekir’’ yalnız iki melek midir, yoksa çok mudurlar, ihtilaf olundu.
Kabir sıkması haktır. Peygamberlerden başkasını kabir sıkar. Mü’minleri sevdigi için, kafirleri azab etmek için sıkar.
Sual ancak, rabbin kimdir,peygamberin kimdir ve hangi dindensin sorularından olur. Bazı alimlere göre bütün akaidden olur. Bir sözde ise hepsinden değil, bazısından olur, bir sözde akaidden ve amelin bazısından olur. Bir söze göre de ancak tevhidden sual olunur.
Mü’min çocuklarına sual yoktur. Doğrusu da budur. Bazıları vardır dedi. Kafir çocukları için sual olup olmadığın da ihtilaf olundu. Kabirde peygamberlere sual olup olmadığı hakkında ihtilaf vardır. Sual varsa tazim ve terkimle olur. Nitekim diğer mukarreblerin hali böyledir. Şehitlere sual olmadığında söz birliği vardır. Sıddıklar derecesinde olan alimler de böyledir demişlerdir. İslam memleketi sınırında halis niyet ile nöbet tutanlara sual yoktur. Her gece ‘’Mülk ‘’ suresini okuyanlara, cum’a gecesi ve gününde vefat edenlere, ishal, istiska (karında su birikmesi), taun (veba) hastalıklarından ölenlere sual yoktur. Bazı alimler,taun zamanında başka bir sebepden ölenlere de sual yoktur dediler. Cahiliyyet zamanında ölenlere, delilere ve çok ahmak olanlara sual olup olmadığı hakkında ihtilaf olundu. Melekler ve cinler vefat edince, kabir suali olup olmadığında ihtilaf olundu. Ölüm hastalığında "İhlas" suresini okuyanlara kabirde sual olunmaz demişlerdir. Her şeyin doğrusunu Allahü Teala daha iyi bilir.
Birgivi Vasiyetnamesi – Kadızade Şerhi – Sahife – 95-97