20 Haziran 2013 Perşembe

~ KAHVENİN HATIRI ~


  

Eski bir hikayedir, vaktiyle İstanbul’da Yemiş İskelesi’n de kahvecilik yapan ve başından türlü maceralar geçtikten sonra âma düşen bir adamdan naklen Üsküdarlı halk şairi Vasıf, ondan da naklen Reşad Ekrem şöyle kaydediyor (İstanbul Ansiklopedisi V, 2808):

Bu adamın “Bir gün kahvehanesine bir yeniçeri gelip,

– Hey arkadaş!. Hep müşterilerine birer kahve yap, lakin şu kâfire yapma, demiş. Kâfir dediği de bir köşede oturup nargile içen bir Rum gemi kaptanı imiş. Âma hiç şüphesiz ki o zaman gözü açık, birer kahve yapıp vermiş. En sonra da iki kahve yapıp,

– Kaptan, biz de seninle içelim!.. diye Rum müşterinin yanına oturmuş. Yeniçeri,

– Heeyy!.. Ben sana o kafire kahve yapma diye tenbih etmedim mi? deyince kahveci de,

– Kaptana yaptığım kahve senden değil, ocaktandır ağa!.. cevabını vermiş.

Aradan zaman geçmiş.

Sisam adasında büyük bir isyan baş göstermiş. Kahveci de yeniçeri ocağında kayıtlı asker olduğu için adaya sevk edilmiş. Askerin arasında şuyû bulduğuna göre Sisam’da asi olan Rumlar, ele geçirdikleri Türk esirleri bir meydanda müzayede ile satarlar, arttırıp alan da hemen boğazlayıp kesermiş. Müzayede ile esir satmaktan kasıtları da, isyan hareketini beslemek için bir nevi yardım toplamakmış. Gün gelmiş, Yemiş İskelesi’nin kahvecisi de Rumların eline esir düşmüş ve diğer esirlerle birlikte o meydanda satışa çıkarılmış. İstekliler kaç kişi ise karşılarına dizilmişler, bekleşirlermiş. O sırada tepeden tırnağa silahlı bir Rum gelmiş. Bunları gözden geçirdikten sonra bir iskemleye oturmuş. Müzayede de başlamış. İlk, bir paradan başlarlarmış. Bir canda beş paraya, on paraya kadar çıkarmış. Sıra kahveciye gelince iskemlede oturan o silahlı adam yekden,

– Beş kuruş!.. diye bağırmış.

Arttıran olmayınca da esiri alıp bir muhafız nezareti altında şehirden çıkarmış. Zavallı kahveci,

“Beni beş kuruşa aldığına göre kim bilir ne gibi işkencelerle öldürecek!?..” diye düşünürken, ıssız bir yerde o silahlı Rum,

– Korkma, demiş, sen beni tanımadın ama ben seni tanıdım. Hani bir yeniçeri bana hakaret ettiği zaman sen onu dinlemeyip bana kahve ikram eden Yemiş İskelesi’ndeki kahveci değil misin?!... Kucaklaşıp öpüşmüşler.

Bir fincan kahvenin hatırını sayanlardır ki asi de olsa, şakî de olsa mert adamdır.”

__________________________________________

Osmanlı zamanında yaşanmış olan hikayeleri ayrı bir seviyorum, her birinde ayrı bir ders, ayrı bir ibretlik hadise var. Tabi anlayıp idrak edene ne mutlu. ...Selam ve Dua ile inşaAllah...

(yine silinen eski blogumdan hatıra kalan bir yazıydı, hatırlayanlar vardır belki.. yakında benim bu "silinen eski blog" muhabbetimden gına gelmez umarım)

20 Haziran 2013 Perşembe



2 yorum:

  1. Güzelmiş, yüreğine sağlık...

    YanıtlaSil
  2. 👍 beğenildi. eski blogu merak ettim bende severim bu tür yaşanmış hikayeleri.duayla kalın inş.

    YanıtlaSil