Hepimizin hayatında bazen hüzünlü, bezen sevinçli, bazen de buruklukla dolu dönemleri mutlaka olmuştur.
O dönemlerde herkes mutlaka tutunacak bir dal aramıştır. Bu dal, ya ailedir, ya en yakın arkadaştır, ya bir akrabadır, ya da dost bilinen bir eldir. O dost el olarak tutulan dalın sağlamlığı, insan hayatının şekillenmesine yol açacağı gibi, kararmasına da neden olabilecek bir durum oluşturabilir.
İnternette dolaşan bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Gerçek mi, değil mi, bilemiyorum. Yalnız, içerisinden alınacak ya da alınması gereken bir ders olduğu için, hayal mi gerçek mi olduğunun fazla da önemi yok bence. Yeter ki, almamız gereken dersi alalım. Gelin birlikte okuyalım;
~ Mediha Öğretmen ve Küçük Mustafa ~
Okulun ilk gününde 5.nci sınıfın önünde dururken, Mediha Öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi.
Ancak bu imkansızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı. Mediha Öğretmen bir yıl önce Mustafa yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, Mediha Öğretmen onun kağıtlarını büyük bir kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (x) yapmaktan ve kağıdın üstüne büyük " F" (en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu.
Mediha Öğretmenın okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu ve Mustafa'nın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı.
Mustafa'nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve çok terbiyeli. Onun etrafta olması çok eğlenceli?
İkinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:Mustafa mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evde ki yaşamı mücadele içinde geçiyor.?
Üçüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
Mustafa nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evde ki yaşamı yakında onu etkileyecek.?
Mustafa'nın dördüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
"Mustafa içine kapanık ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor.Çok fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor.?Bunları okuyunca, Mediha Ögretmen problemi kavradı ve kendinden utandı.
Öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kağıtlara sarılmış hediyeleri getirdiğinde bile çok kötü hissediyordu. Mustafa'nın hediyesini alıncaya kadar bu böyle devam etti. Mustafa'nın hediyesi bir marketten aldığı kalın, kahverengi ambalaj kağıdı ile beceriksizce sarılmıştı. Mediha Öğretmen onu diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu. Mediha Öğretmen pakette taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Ama o bileziğin ne kadar güzel olduğunu soylediginde çocukların gülmesi kesildi. Bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü. Mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenine şunu söylemek için en sona kaldı.
Öğretmenim bugün aynı annem gibi kokuyorsunuz. Çocuklar gittikten sonra, Mediha Öğretmen en az bir saat ağladı. O günden sonra, okuma, yazma ve aritmetik öğretmeyi bıraktı. Bunun yerine, çocukları eğitmeye başladı. Mediha Öğretmen, Mustafa'ya özel ilgi gösterdi. Onunla çalışırken, zihni canlanmaya başlıyor görünüyordu. Onula daha fazla ilgilenmeye başladı. Mustafa sınıfta ki en zeki çocuklardan biri oldu ve tüm çocukları aynı derecede sevdiğini söylemesine rağmen, Mustafa onun gözdelerinden biri idi.
Bir sene sonra, Mediha Öğretmen kapısının altında Mustafa'dan bir not buldu, ona hala tüm yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen olduğunu yazıyordu. Altı yıl sonra Mustafa'dan bir not daha aldı. Liseyi bitirdiğini, sınıfında üçüncü olduğunu ve onun hala hayatındaki en iyi öğretmeni olduğunu yazmıştı. Bundan dört yıl sonra, bazı zamanları zor geçmesine rağmen okulda kaldığını, sebatla çalışmaya devam ettiğini ve yakında Universiteden yüksek derece ile mezun olacağını yazan başka bir mektup aldı. Yine Mediha Öğretmen'in tüm yaşamındaki en iyi veen degerli öğretmeni olduğunu yazmıştı. Sonra dört yıl daha geçti ve başka bir mektup geldi. Bu kez fakülte iplomasını aldıktan sonra, biraz daha ilerlemeye karar verdiğini, yuksek lisans yapacagını acıklıyordu. Mektupta onun hala karşılaştığı en iyi ve en guzel öğretmeni olduğunu yazıyordu. Ama simdi ismi biraz daha uzundu.
Mektup söyle imzalanmıştı,
"Prof. Dr. Mustafa Yılmaz" ( Tıp Doktoru)
Öykü burada bitmiyor. Görüyorsunuz, ortaya çıkan başka bir mektup var. Mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyordu. Babasının birkaç hafta önce vefat ettiğini açıklıyordu ve evlenme töreninde Mediha Öğretmen'in damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu. Şüphesiz Mediha Öğretmen bunu kabul etti. Ve tahmin edin ne oldu?
Taşları eksilmiş olan o bileziği takti. Dahası, Mustafa nın annesinin süründüğü parfümden sürdü.
Birbirlerini kucakladılar ve Dr. Mustafa, Bayan Mediha nın kulağına şöyle fısıldadı, "Bana inandığınız için teşekkür ederim, öğretmenim.
Bana önemli olduğumu hissettirdiğiniz ve bir fark meydana getirebileceğimi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim"
Mediha Öğretmen, gözlerinde yaslarla söyle fısıldadı: "Mustafa, senin hakkında yanlış kanaate sahiptim. Bir fark meydana getirebileceğimi bana öğreten sensin. Seninle tanışıncaya dek, nasıl öğreteceğimi bilmiyordum". dedi...
__________________________________________
Eğitimin, öğretimden önce gelmesi gerektiğini, küçük bir dikkatin insan hayatında nasıl büyük bir önemi olduğunu gösteren, kısa bir hikaye. Dediğimiz gibi ama doğru, ama yalan. İçinde, gerçek olabilecek ve ders alınabilecek, daha doğrusu yaşamı şekillendirebilecek bir duygu saklı. Önemli olan da bunu yakalayabilmek....
Eğitime ve Öğretime Gerçek Anlamda Emek Veren, Sadece Akla Değil, Ruhlarımıza da Hitap Ederek, Sevgi İle İlim Öğretme Gayretinde Olan Bütün Öğretmenlerimize Teşekkür Ediyoruz. Allah (C.C) Razı Olsun ve Onların Sabrını Arttırsın İnşaAllah...
(Silinen eski blogumda bu hikayeyi paylaştığımda yabancı bir kitapta geçtiğini ve ülkemizde bu şekilde uyarlandığını yazan bir yorum almıştım)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder